-Niçin kardeşine zulmettin? diyebildiği gibi, şikayet edene de:
-Ne günah işledin ki, bu sana musallat oldu ve zulmetti. Kardeşine rıfk ve yumuşaklıkla davransan ve onun kabarmış nefsine kalbinle karşılık vererek gerçek dostluğun ve sohbetin hakkını yerine getirsen olmaz mıydı? diyebilir.
Demek ki, her ikisi de kusur işlemiş ve veliler cemaatının ahlakından dışarı çıkmışlardır. Bu durumda, biraz uyarılarak edep dairesine dönmeleri sağlanır. Onlar da hallerinde ısrar etmeden kusurlarına istiğfar etmelidirler."(Sühreverdî, a.g.e, 113. (Trc:144).)
İmam Kuşeyrî (k.s) naklediyor:
Ahmed b. Ebi'l-Havarî, şeyhi Ebu Süleyman Daranî'ye: "Falan zata hiç kalbim ısınmıyor, ondan hoşlanmıyorum" dedi. Ebu Süleyman (k.s) da:
"O zata benim de kalbim ısınmıyor. Fakat ey Ahmed, belki bu hal bizden kaynaklanmaktadır. Herhalde biz salih insanlardan değiliz ki onu sevemiyoruz. Ne olursa olsun müminleri sevebilmeliyiz" dedi."(Kuşeyrî, Risale, II, 575. (Trc: Kuşeyrî Risalesi, 409).
Kardeşlerden birisi, kusurundan dolayı gelir özür diler de diğeri bunu kabul etmezse, hata yapmış olur. Böyle davranan bir kimse hakkında tehdit içeren bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
"Kim bir kusurundan dolayı kardeşinden özür diler de, o bunu kabul etmezse, haksız kazanç ve mal elde edenin günahı gibi günaha girmiş olur."
(Münavî, Feyzu'l-Kadîr, VI, 73 (Had. No: 8475)
Hz. Cabir'in (r.a) rivayet ettiği bir hadiste de, Rasulullah (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kendisinden bir kusurdan dolayı özür dilenip de onu kabul etmeyen kimse, benim havzıma gelmesin."(Münzirî, et-Terğıb, III, 493.)
Diğer bir hadiste şu uyarı yapılır:
"Merhamet ediniz ki, merhamet olunasınız. Affediniz ki, affolunasınız."(Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, X, l9l; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, I, 474 (No: 942).
İmam Şâfii (rah.) der ki:
"Kardeşine gizlice vaz edip öğüt veren, ona gerçek nasihatı yapmış olur. Bu davranış hem dinleyene fayda verir, hem de onu yükseltir. Halk arasında öğüt vermeye ve kusurunu düzeltmeye kalkan ise, din kardeşini rezil ve perişan etmiş olur."(Gazalî, İhya, II, 264.)
İmam Gazalî (rah.), böyle bir durumda ortaya konan tavırları şöyle değerlendirir:
"Bir kimsenin kusuru karşısında susmak eğer dininin selameti için yapılıyorsa, buna Allah için idare denir. Yok eğer, mevkiini korumak, itibarını kurtarmak ve nefsinin arzusuna uymak için yapılıyorsa, buna yağcılık denir. Önceki hâl övülmüş, bu ise kötülenmiş bir ahlaktır. Kardeşinin zaten bildiği kusurlarını ona sayıp dökmen kendisini üzer, fakat onun bilmediği ve fark edemediği kusurlarını gizlice söylemen ona karşı samimiyet ve şefkattir."(Gazalî, İhya, II, 264.)
Niyetinde samimi olanların usul ve edebe de dikkat etmeleri gerekir. Benim niyetim iyiliktir deyip, uygunsuz şekilde insanları uyarmak, tedavi değil fitne olur. Kaş yapayım derken göz çıkarmaktan sakınmalıdır.
Dr.Dilaver Selvi
DEVAMINI OKU: